Bu sözler
üzerine zangır zangır titremeye başladı. Gözleri açıldı, sakin halini kaybetti.
Telaşla cebinden çıkardığı ilaçları ağzına attı.
“Korkuyorum.
Kendimin kim olduğunu anlayamadığım zamanlar var. Aynaya baktığımda bile kim
olduğumu bilemediğim oluyor. Vücudum iki parçaya bölünmüş de ayrı ayrı hareket
ediyormuş gibi. Ben, on bin sinek arasında bir tane olduğunu söyleyen insan
yüzlü sineği yuttum. O insan yüzlü sinek, insan olarak yaşadığı bir önceki
hayatında işlediği feci suçlar yüzünden bu yaşamında sineğe dönüştürülmüş.
Kafamın içinde uçup duruyor, bana hükmetmeye çalışıyor. İnsanların camdan
kemiklerini kırmamı istiyor.”
Yine de bir
şeyler eksikti. Önemli bir şeyler. Kek yaparken vanilya tozunu unutmak gibi.
Camı açtı. Camın
kenarındaki midye kabuklarından bir kısmı yere düştü. Henüz oje sürdüğü ayak
parmaklarına yakın bir yere isabet ettiler. Birden içi boşaldı. İç çamaşırlarına kadar terden sırılsıklam
olmuştu. Güneşin altında kızgınlaşan yoldan çıkan buğu uzaklardaki manzaranın
yamulmasına neden oluyordu. Pencereden giren rüzgarla kitabın sayfaları açıldı.
Sağ sayfada yazan cümle gülümsetti. “Ciddi kızların cazibesi olmaz. O yüzden
ciddi olmak istemem.”