8 Temmuz 2013 Pazartesi

1 eksik, 1 fazla.


Tükeniş miydi yoksa vazgeçiş mi bilmiyordu. 
Sanki çelik konstrüktiflerin altında ezilen harç gibi içindeki çoğu şeyi midye kabuklarına terk etmişti. 
Yumuşak, pürüzlü, soğuk, ıslak. 
Bir anlığına zalimliği unutup, tüylerini kabartmaya görsün. Yaşadığını anlayabilmek için soğuk zemine çarpması gerektiğini biliyordu. 
Hep aynı hikayeyi yeniden dinliyormuş hissine kapıldı. inşaat demirlerinin üzerinde beceriksizce sekiyordu. 
Birinden birinde tökezleyeceğini, o demirin tabanını deleceğini biliyordu. 

-"Pof diye takılacak ve ben çam ağaçlarına basmak zorunda kalacağım!" diye mırıldandı Nanao.

Göz kapakları bir resim fırçasının yumuşaklığındayken, gözleri bir ressam spatulasının sertliğiyle bakıyordu.