6 Nisan 2010 Salı

Manipülatif Dekoder




Belirli kalıplar ve metronomlar üzerinden yürüyen müzisyenler eninde sonunda kendi sınırlarına tosluyor ve kendini tekrar etme lanetini üzerlerine salmış oluyorlar. Ama James Zabiela bu kategorinin dışında kalıyor. Hiç acımadan beyin kıvrımlarımızda roller coaster yapan DJ, ritimlerinden fışkıran düzensizliği hepimize bulaştırıyor… Genç Jedi Zabiela’yı, düşünme yetinizi kaybederek dinleyin. Zamandan arındırdığınız alanda durun ve bekleyin.


Yeni EP’in Darkness, ve The Master Series by Renaissance’dan bize biraz bahseder misin?


Ana parça ‘‘Darkness by Design’’ Joy Division, Depeche Mode ve biraz da Nirvana’dan etkiler taşıyor. Sevdiğim müziklerin bir karışımı yani. İkinci plak alışılageldik bir birliktelik olsa da birincisi bu hayatın fon müziğini betimliyor. Bu süreç sırasında kayıt cihazıyla dolaştım ve oradan buradan çeşitli sesler topladım ardından bunları iPod’umdaki müziklerle karıştırdım. Her yıl toplama albümler çıkaran DJ’ler tanıyorum fakat bunu yaparsanız insanların sizden sıkılması riski doğar ve bu durum benim kesinlikle istemediğim bir şey. Ayrıca iyi parçaları birkaç yıl elinizde tutarsanız eninde sonunda iyi bir toplama albüm çıkartırsınız.

Gelecek vaat eden DJ’ler sence hangileri?


’’Spektre’’ ve ’’Audiojack’’ ikiside iyi prodüktörler. Aynı zamanda ’’D-Nox’’ çok iyi bir DJ. Bence iyi bir yıl geçirecek olan ’’Tom Budden’’ nın bir çok kaydını ’’Carl Cox’’ şimdiden çalıyor ve sadece benden değil birçok insandan da destek görüyor. ’’KOS’’, ki parçalarını bende çoğu kez kullanırım, ’’Nic Fanciulli’’ nin açılışını yapmak için şu an turnede ve One + One turnemizi gerçekleştirdiğimizde yine önce o çıkmıştı. Ve bir ihtimal var ki onun ismini her zaman anıyorum ’’Dave Robertson’’. Ama şu an farklı bir isim ile çalışıyor, ’’Reset Robot’’ ve ’’Dubfire’’ onunla SCI+TECH etiketini kurmak için anlaştı. Halihazırda birçok insan için çalışıyor mesela, ’’Fergie’’ ve ’’Christian Smith’’ için yaptığı bir parçayı da yeni bitirdi…


Senin tarzın Breakbeat ve House karışımıydı. Şimdi ise Tech House DJ olmayı seçtin. Ne Değişti?


Hiçbir şey. Sadece bilindik house sound’uma bir tutam tat eklemek için evrim geçirdim. Açıkça görülüyor ki Tech House son yıllarda büyük ölçüde yükselişe gecen bir tarz.

Sen pikapların başındaki scratchingyeteneğine ek olarak, loop ve efektleri geniş ölçüde kullanabilen tarzınla tanınıyorsun. Bu durum, setlerinde, rutinlere düşmeyi engelleme yolun mu?


Kişisel olarak, hala iki plağın temposunu karıştırmayı seviyorum her ne kadar kabinde Ableton ve Tracker’a sahip olsam da geleneksel DJ’liği tercih ediyorum ki bence işin eğlenceli kısmı da bu. Biz aynı zamanda performans sanatçısıyız. Orada öylece durup sadece tuşlara basıyorsanız işin içine hiçbir şey katmıyormuş gibi görünürsünüz. Tüm işlerini senkronlayıp hiç emprovize çalmayan DJ’ler var. Aynı anda, parçalarını birlikte harmanlayıp yeni versiyonlar çıkaranlar da var. Bazen parçaları karıştırıp canlı performansta onlardan tekrardan yeni bir şeyler oluşturmayı seviyorum ki kabinde tüm o ekipmanı kullanmamın ana sebebi de bu. Beatmaching yaratıyorum ve bu bana hâlihazırda kullandığım müzikten daha çok heyecan veriyor. On beş yaşındaydım ve Nirvana dinliyordum. Birdenbire bu işin içine dalıvermemin nedeni arkadaşımın scratch’ını dinlememdi. Bu zamanlar benim herhangi bir House kaydını dinlememden bile daha eski bir döneme denk gelir. Bir turntable sahibi olmak istediğimi hatırlıyorum ve bunu yapabilmek için şansım vardı.

Teknolojiyi yakından takip ediyorsun,Tweeter fanısın diye duydum.


Evet, gerçekten seviyorum. Değişim ve gelişim beni hep mutlu etmiştir. iPhone piyasaya ilk çıktığı zaman sabah 6’da Apple’ın önünde kuyruğa girmiştim. Bu kadar yakından takip ediyorum yani.

80’lerin bilimkurgu filmleriyle dolu bir evde büyüdün. Bu durum müziğini etkiledi mi peki?


Dr. Who, Transformers çizgi filmleri, Starwars ve düşük bütçeli dönem filmlerinin üzerimde büyük bir etkisi vardır. İlk parçamın adının ’’Robophobia’’ olması da buna dayanıyor bir bakıma.

Gerçekten orijinal boyutlu Storm-Trooper ve iki tane büyük boy Dalek sahibi misin?


Evet! Hepsi de koleksiyon parçaları. Aslında ilk popüler çalışmam, Avustralya’dayken üç tane sınırlı sayıda üretilmiş, çok ağır Optimus Prime oyuncaklarını taşımaya kalkarken belimi incitmem sayesinde oluştu. Birkaç günlüğüne otel odasından çıkamadım ve Ableton kullanmayı öğrendim. Daha önce kullandığım müzik yazılımlarından farklıydı. Parça kendiliğinden oluştu ama ben ilk hitimi yaptığımın farkında bile değildim. Ortaya çıkan şarkıyı Pete Tong ve Nic Fancuilli’ye verince gerçekten de bir şeyler yakaladığımı anladım.

Birazda tasarım yeteneğinden bahsedelim. Piooner’ın EFX 1000 yazılımı nasıl gidiyor?


Bu konuda çok fazla bir şey söyleyemem. Etrafta ajanlar olabilir… Şaka bir tarafa, uzun zamandan beri Pioneer’la çalışıyorum ve henüz piyasa çıkmamış birçok ürünü bu sayede test edebildim. Geçen sene Japonya’da kendimi Pioneer’ın merkezinde yeni çıkmış stüdyo programlarını denerken buldum. Takım elbiseli onlarca insan durmuş beni dinliyordu. Bir an için üzerimde deney yaptıklarını sandım! Performans bitince hepsi kibarca tebrik etti ve çok etkilendiklerini söylediler. Daha sonra ise hayatımda aldığım en değerli hediyeyi verdiler, mavi bir EFX500!